Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye'de yarın yapacağı resmi görüşmelerinde Ortadoğu barış sürecinin ve İran ile olan ilişkilerin de ağırlıklı olarak gündeme geleceğini söyledi.
Merkel, Başbakanlık'ın resmi internet sayfasındaki video mesajında, yarın başlayacağı 2 günlük Türkiye ziyaretine yer vererek bu ziyarete çok sevindiğini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanısıra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile de çok sıkı ortaklık ilişkileri olduğunu, iki ülkeyi birbirine bağlayan çok şeyin bulunduğunu belirtti.
Merkel, “Türkiye'deki görüşmelerimde Orta Doğu barış süreci ve İran ile olan ilişkiler de gündeme gelecek. Almanya, İran'ın, nükleer programıyla ilgili olarak şeffaflık göstermemesi durumunda yaptırımlar uygulanmasından yana. Bunu da Ankara'daki görüşmelerde ele alacağız” şeklinde konuştu.
“İSTANBUL, HER ZAMAN ZİYARETE DEĞECEK BİR ŞEHİR”
Ziyaretinin 2. gününde İstanbul'da kültür ve ekonomi ağırlıklı bir programın kendisini beklediğini ifade eden Merkel, İstanbul'un her zaman ziyar Promosyon Kalem ete değecek bir şehir olduğunu, burada Başbakan Erdoğan ile birlikte bir kültür programına katılacak olmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirtti.
İstanbul'da Türk iş adamlarıyla da bir araya gelerek ikili ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi konusunda görüşeceklerini kaydeden Merkel ayrıca, Almanya'da yaşayan Türk kökenli göçmenlerin Alman toplumuna uyum konusunda da Erdoğan ile sıkça konuştuğunu söyledi.
Bu uyum sürecinin başarılı olabilmesi için Almanca öğrenilmesinin ve Alman yasalarına uyulmasının önemine vurgu yapan Merkel, uyumun asimilasyon olarak görülmemesi gerektiğini, önemli olanın uzun yıllardan bu yana Almanya'da yaşayan göçmenlerin toplumda başarılı olmasının, istihdam piyasasına ve aile yaşamına katılmasının sağlanması olduğunu belirtti.
Uyum sürecinde ilerlemeler sağlandığını ifade eden Merkel, Başbakan Erdoğan ile Berlin'de Başbakanlık'ta öğrenciler ile sohbet ettiklerinde, Türk kökenli öğrencilerin Erdoğan'a ve ülkelerine bağlılık duyduğunu fark ettiğini, ancak kendisinin de Almanya'da yaşayan herkesin başbakanı olduğunu kaydetti.
Merkel sözlerini, Türkiye'de ilginç görüşmeler yapacağına ve ikili ilişkilerin böylece daha da derinleştirileceğine inandığını söyleyerek tamamladı.
ALMAN İŞ ADAMLARI TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNİ DESTEKLİYOR
Öte yandan, Almanya'nın önde gelen siyasi dergilerinden Focus, Merkel'in, ziyareti öncesinde Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyeliğine bir kez daha karşı çıktığını ancak çok sayıda Alman iş adamının, Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakılması gerektiği şeklinde görüş belirttiğini yazdı.
Dergi, Alman Sanayicileri Birliği (BDI) yöneticisi Werner Schnappauf'un "Handelsblatt" gazetesine yaptığı açıklamalardan alıntılara yer verdi. Schnappauf'un, şöyle konuştuğu belirtildi: “Alman ekonomisi, Türkiye ile yürütülen üyelik müzakerelerinde duygusallıktan uzak bir tartışma yapılmasını istiyor. Türkiye ile olan ekonomik ilişkilerimiz yıllardan beri ortalamanın üzerinde gelişiyor. Bu ülke stratejik öneme sahip bir pozisyonda büyüyen bir pazar olarak görülüyor.”
Almanya'nın 2008'de Türkiye'ye 15 milyar avroluk ihracat yaptığını, bu konuda Türkiye'nin Japonya'dan bile daha büyük bir önem kazandığını ifade eden Schnappauf, Merkel'den, yıl sonunda sona erecek olan Çifte Vergilendirme Anlaşması'nın uzatılması için çaba harcamasını istedi.
Aksi takdirde Türk-Alman ekonomik ilişkilerinin verimliliğinin azalacağı uyarısında bulunan Schnappauf, “Bundan çoğunlukla orta ölçekli yaklaşık 3 bin Alman şirketi olumsuz yönde etkilenir. Bu şirketler Türkiye'de Rusya, İran ve Çin'den gelen şirketlerin arasında büyük bir rekabet yaşıyor" diye konuştu.
Derginin haberine göre, RWE adlı enerji üretim şirketinin başkanı Jürgen Grossmann da, Türkiye üzerinden geçmesi planlanan Nabucco boru hattının Batı Avrupa için olan önemine dikkat çekerek, “Avrupa, Türkiye ile siyasi ve ekonomik alanda daha sıkı iş birliği yapmalı” şeklinde görüş belirtti. Grossmann, Batılı şirketler için Türkiye'nin özellikle alt yapı yatırımları açısından iyi perspektifler sunduğunu kaydetti.
Alman İşverenler Derneği Başkanı Dieter Hundt, Türkiye ile sürdürülen "ucu açık" üyelik müzakerelerini desteklediğini belirterek, ancak Türkiye'nin AB üyeliğinin, sadece şartları yerine getirmesine bağlı olmadığını, AB'nin şartlarının da Türkiye gibi büyük bir ülkeyi kabul edebilecek uygunlukta olması gerektiğini söyledi.
Kategori : POLİTİKA