İşte Türkiye'nin kaçak Ermenileri

  • Ana Sayfa
  • İşte Türkiye'nin kaçak Ermenileri
İşte Türkiye'nin kaçak Ermenileri
Türkiye'deki kaçak Ermeniler'in anlattıkları yürek parçalıyor. Çoğu yoksul ve onlara Ermeniler değil yine Türkler kucak açıyor!Abone ol

Türkiye dışında soykırım lafı anıldıkça burada tansiyon daha da artıyor. Öyle ki, bu hafta iş, sayıları 100 bini bulduğu söylenen Ermenistanlı göçmenin sınır dışı edilmesine kadar geldi. Arthur, Nane, Şaşik Dede, Şake Hanım... Bir yatakta iki kişinin uyuduğu 38 kişilik bir 'kaçak' evindeyiz. Her birinden ayrı hikâye dökülüyor

Düşünün ki henüz gerçekleri anlamayacak kadar küçük bir kız çocuğusunuz; daha üç yaşında... Anneniz, babanız, büyükanneniz, derme çatma beşiğiniz, buzdolabınız, iki divan, bunların ikisini birbirinden ayırıp 10 metrekarelik odayı bir salon, bir yatak odası yapan sihirli perdeniz, plastik tabaklarınız, duvar halınız, çamaşır dolu kutularınız, kapının arkasına asılı beyaz torbada ekmeğiniz, sayısı artan/azalan fareleriniz, nenenin büyük sırdaşı İsa’nın tahtaya oyulmuş yüzü, Coca-Cola kapağı getirene verilen beyaz kutup ayınız, evin diğer odalarında yaşayan diğer 37 kişinin gürültüsü; hepiniz aynı yerdesiniz. Aslında sadece bir çocuk değilsiniz, bir kaçaksısınz. Düşünün ki sadece kaçak değil, Türkiye’de Ermeni bir kaçaksınız.

Nane, üç yaşında bir çocuk. İstanbul’da yerini açıklamayacağımız, yıkılmaya yüz tutmuş bir evde yaşayan, benzer durumdaki 38 kişinin en küçüğü. Adını Ermeni mitolojisindeki aşk tanrısından almış. Nane, CHP İzm Deniz kumu ir milletvekili Canan Arıtman ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın dile getirdiği, son politik manevranın olası kurbanlarından biri. Artık göz yumulmayacak olan Ermeni kaçakların en küçüklerinden...

Ürkek, çaresiz, yarı aç ve her an Türkiye’den atılma ihtimalleri olan bu insanlara “Siz kimsiniz?”, “Neden buradasınız?”, “Biz size ne verdik?” diye sormaya gittik. Önce Nane’nin babası 23 yaşındaki Arthur’la gelecek ve cesaret üzerine konuştuk.

-Türkiye’ye gelmek fikri nasıl doğdu?

Çok ani oldu. Bir haftada karar verdim, turist vizesi aldım, yedi yıldır buradayım. Ermenistan’da akrabalarımla birlikte Türkiye’den getirdiğimiz giyim eşyalarını satıyorduk. Orada insanların parası yok, karnımızı doyuramıyorduk. Gümrükler kapalı olduğundan, malları Gürcistan üzerinden Ermenistan’a getiriyorduk. Orada rüşvet çok fazla, kazandığımızla bunu karşılayamıyorduk. Bana malları gönderen akrabam burada yaşıyordu, “Gel buraya” dedi. Otoparkta iş bulmuş, eski bir minibüsün içinde yatıp kalkıyordu. Birkaç ay onun yanında kaldım, sonra bir kuyumcu atölyesinde işe girdim, bu odaya taşındım. Şimdilik yolumu oturtamadım. İş bulamıyorum, senede üç-dört ay çalışabilirsem, kalanında o parayla geçiniyoruz.

-Dedelerinizden Türkiyeli olanlar var mıydı?

Büyükbabamlar Muşlu. Orada durumları çok iyiymiş. Sonra yavaş yavaş olaylar başlamış, olacakları görüp 1870’te Ermenistan’a gitmişler.

-Sonuçta o kuşağın büyük bir felaketle buradan ayrıldığı biliniyor. Siz gelirken korkmadınız mı?

Açlıktan ölmekten yeğdir. Bizim acımız büyük, olan olmuş ama bir yana bırakmak lazım. Acımızı kabul etsinler, başka da talebimiz yok. Dilerim artık dostluk olur, ekonomik birlik olur. Bundan herkes kâr eder. En önemlisi Nane bizim gibi düşmanlık görmesin. Sakin bir ülkede yaşasın, aç kalmasın.

-Uzun zamandır Türkiye’de olan komşularınızın durumu sizde umutsuzluk yaratmıyor mu? Yaşları sizden çok daha ileri ama hemen hemen aynı koşullarda yaşıyorsunuz. Zaman gerçekten lehinize mi olacak?

Bu insanın kendisinden kaynaklı olarak değişiyor. Ben bilgisayar, marangozluk, boyacılık, bahçıvanlık öğrendim ama bunlardan yararlanamıyorum. Hadi iş buldum, kaçağım diye az para veriyorlar ya da hiç vermiyorlar. ‘Git kime söylersen söyle’ diyorlar. Burada hiçbir hakkım yok. Ne polise gidebilirim, ne hâkime... Konsolosluk yok, olsa bari hayati tehlikeye düşünce sığınırsın.

Başka ne gibi muamelelere maruz kalıyorsunuz?

Kızım doğduğunda normalde doğum izni almam gerekir. ‘Bir gün çalışma’ diyebilirlerdi en azından. Kızım Ermenistan’da doğdu, 20 günlükken yanıma geldiler. Sabah 5’te ineceklerdi havaalanına. O saatte otobüs bulamam diye akşamdan gittim, sabaha kadar bekledim. İlk defa gördüm kızımı, eve getirdim, içeri bile girmeden işe gittim. Çünkü izin vermediler.

BİZE ERMENİLER DEĞİL TÜRKLER YARDIM ETTİ

Türkiye vatandaşı Ermenilerle ilişkileriniz nasıl?

Pek yok. Onlar için Ermenistan’dan gelen, sürekli onlardan bir şeyler isteyen insanlarız. Çoğu sevmez bizi. Ermeni bir kuyumcunun yanında çalıştım; bir Türk alıyordu 200 milyon maaş, ben alıyordum 40 milyon. Türklerin yanında daha rahat çalıştım, bazısından çok yardım gördüm.

Kaçaksınız, yaşınız çok küçük, bir de çocuğunuz var... Gelecek için endişeleniyor musunuz? Mesela yakalanırsanız ya da sınır dışı edilirseniz ne olacak?

Hiç düşünmedim, yine de yarın ne olacağımız belli değil. Bir yandan hayattayız, yaşıyoruz. Çok akrabam depremde öldü, başka ülkelere giderken öldüler, dedelerim hep göçmüşler. Belki 10 sene sonra iyi bir işim olur ama o zaman hayat geçmiş olacak. Şimdi paylaşacaklarımı paylaşamam kızımla, karımla.
O yüzden evlendim.

Belgeleriniz yok, nasıl evlendiniz?

Kâğıt üzerinde evlenemedik. Onun için Ermenistan’a, kayıtlı olduğum şehre gitmem lazım. Evlendik, çocuğumuz da var, varsın kâğıdımız olmasın. Nane’nin doğmasına bir ay kala annesi Ermenistan’a gitti. Orada doğdu, pasaportu var, benim adım yok sadece. Memlekete dönünce
o da olacak.

Ne zaman dönmeyi düşünüyorsunuz?

Uzun zamandır işsizim. Birkaç sene daha dayanabiliriz, olmadı geri gideceğim. Nane okula başlayacak birkaç sene sonra, bir çare bulmam lazım.

AYRINTILAR HABERİN
DEVAMINDA...

[PAGE]

Kategori : GÜNCEL