28 Şubat gazetecileri böyle teslim almış!

  • Ana Sayfa
  • 28 Şubat gazetecileri böyle teslim almış!
28 Şubat gazetecileri böyle teslim almış!
Gazeteci-yazar Ergun Babahan 28 Şubat sürecinin gazetecilerin ruhunu nasıl teslim aldığını anlatıyor...Abone olSabah'ın eski Genel Yayın Yönetmeni Star yazarı Ergun Babahan yakın geçmişimizin bilinmeyenlerine ışık tutmaya devam ediyor. Taraf Gazetesi'nden Neşe Düzel'e konuşan Babahan çarpıcı açıklamalarına bugün de devam etti. İşte Babahan'ın Neşe Düzel'e anlattıklarında satır başlıkları:

Refahyol yıkıldıktan sonra Mesut Yılmaz Başbakan oldu ve elektrik dağıtımları falan derken yağma dönemi başladı.

Hasan Cemal ‘Kürtler’ kitabını yazana kadar, biz Diyarbakır cezaevinde olup bitenlerden bile habersizdik…. Sabah’ta Türkiye’nin gerçeklerinin dışında böyle bir Lale Devri yaşıyorduk.

Bütün medya patronlarında, kendilerini güvence altına almak adına askerle işi geçinme diye bir kaygı vardı. Hem hayati tehlike bulunuyordu hem de askerin devlet içindeki gücü biliniyordu.

Ankara’dan faksla bir haber geçildi. Zafer Mutlu Dinç Bey’le teknedeydi. Bana, ‘Ertuğrul’la konuş, andıçtaki isimleri kullanmayalım’ dedi. Ertuğrul Özkök’ü aradım. Bana, ‘Herkesi yayınlıyoruz. Bunu yayınlamasak olmaz. İsimleri gizleyemeyiz. İsimleri birinci sayfada değil, iç sayfada kullanalım’ dedi. Ama akşam yedi buçuk sekizde aradı. Kanal D isimleri verdi. Biz isimleri birden giriyoruz’ dedi. trapianto di capelli in turchia Bunun üzerine biz de haberi ve isimleri, ‘korkunç ifşaat’ diye birinci sayfadan verdik.

Bunun düzmece bir belge olduğunu anladık tabii ki.

Genelkurmay’dan kullanacaksınız diye emir gelmiş herhalde. Zafer Mutlu, ‘bu haberi kullanmazsak, bu adamların hayatı o zaman tehlikeye girecek’ dedi. Sanıyorum böyle bir imada bulunulmuştu.

Benim 28 Şubat’la ilgili kuşkularım o noktada başladı. Rahmetli Ercan Arıklı, andıç haberine ve gazetelerin askere böylesine teslim olmasına çok sinirlenmişti. Bize, ‘Oğlum yapmayın. Bırakın gidin gazeteciliği. Şart mı sizin gazetecilik yapmanız?’ dedi.

Gazetenin Birand’la ilişkisi iyi değildi. O gönderildi. Cengiz’e üç gün yazı yazdırılmadı. Dinç bey, bu ayıp ya dedi ve Cengiz yazmaya başladı. Sabah’ın büyüsünü bozan ve aşağıya gidişinin başladığı bir süreçtir bu.

Gazeteyi, bir takım insanları memnun etmek için yapmaya başlayınca, gazete sönüyor. Gazeteye neyin girmeyeceğini düşünmeye başlıyorsunuz. Gazeteye neyin girmesi gerektiğini unutuyorsunuz.

1999’da Yeni Binyıl’ın genel yayın yönetmeni oldum. Sabah’ı ve Etibank’ı güçlü ibr müessese olarak görüyorum. İhlas’ın bankasıyla, Yurtbank’la ilgili sert haberler yapıyordum. Birgün Dinç Bey geldi. ‘Bunu yapmayın artık. Biz de sıkıntıdayız’ dedi.

Fatih, Star gazetesine gitmesin diye Dinç bey ona 500 bin dolarlık çek vermiş. Uzan , bir buçuk milyon dolar verince Fatih Star’a gitmiş. Star’a giderken de, Ankara’da Sabah’taki odasının kapısına 500 bin dolarlık çeki yapıştırıp öyle gitmiş Fatih.

Baykal, Mehmet Ali Birand’a bir televizyon programında, ‘ Menzir giderse, koalisyona devam ederiz’ dedi. Bunun üzerine Zafer Mutlu Ankara’ya gitti ve o koalisyonun kurulmasında kilit rol oynadı. Baykal’la görüşüp, Çiller’le görüşüyordu. Çiller’le görüştükten sonra da Baykal’la görüşüyordu.

28 Şubat’tan sonra DYP’den epey bakanın ve siyasetçinin istifa etmesinde gazetelerin epey payı oldu. Refah’la koalisyonu sürdüren DYP’yi erittiler.

Gümrük Birliği konusu gündeme geldi. Doğan Grubu ve Koç’lar, Gümrük Birliği’ne karşı çıktılar. Dinç Bey ise Gümrük Birliği’nden yanaydı.

Sabah’la Doğan Grubu arasındaki ilk çatışma AB ekseninde yaşandı. 28 Şubat’tan sonra tekrar Yılmaz’la dost olundu.

O dönemde gazete patronları Ankara’da ihale yarışına dalmışlardı. Sabah elektrik dağıtımı, cep telefonu ihalelerine giriyordu. Halbuki biz bilmiyoruz o sırada para yok, Sabah batmış. Ama Koçlar’la birlikte Uzanlar’a karşı cep telefonu ihalesine giriyor.

Medya üzerinden güç sağlama, ilişki kurma, siyasete yakın durma işleri bitmedikçe medya temizlenemez. Bugünkü sistem hala bu.

Taraf’la birlikte gazetelerin artık haber saklama keyfiyeti ve lüksü sona erdi.

Taraf gibi sadece gazetecilik yapan üç, dört gazete daha çıkarsa, medya arınır.

Gazeteci ünlü olabilir, ama çok zengin olamaz. Türkiye’de bir dönem ölçüler kaçtı, gazetciliğe bakışlar çarpıldı, ruhlar kirlendi.

Herkes Taraf’ın yaptığını yapamaz. Onun yaptığı çok zor bir iş. Ayrı bir kararlılık gerekiyor onu yapmak için.

28 Şubat süreci gazetecilerin hem ruhunu satın aldı hem de onları çok pasifize etti. Manşetler değiştirilebiliyor, her şeye müdahale edilebiliyor. Kimse itiraz etmiyor.

Bir gün Erol Evcil’in asker kaçağı olarak askeri mahkemede yargılandığına dair tek sütun haber yayınladık. Pazar öğleden sonraydı. Alaaddin Çakıcı aradı gazeteden beni. Bana, ‘sizin işiniz yazı yazmak. Benim işim de yazı yazıp benim kafamı bozanları vurdurmak. Türkbank işini yazmayı da bırakın. Yirmi milyon dolar alıp, oradan emekli olacağız biz’ dedi.

Mafya gazetecileri ve patronları doğrudan tehdit ediyordu o dönemde. Çünkü mafya, Ergenekon türü yapılarla iç içeydi. Ak Parti döneminde mafya türü örgütler tamamen kazındılar.

Ergun Babahan'ın Neşe Düzel'le yaptığı röporajın tam metnini okumak için ikinci sayfaya geçiniz...



Kategori : MEDYA