Cihan Aktaş gazeteciliğin yanı sıra ödüllü hikayeci, romancı ve mimar. Kadın yazar 80’den bu yana edebiyat dışında eleştirel incelemeleriyle, bilhassa kadından, vicdandan ve ezilenden yana duruşuyla öne çıkan bir kimlik.
Sosyal ve siyasi konularda da kuşatıcı yazılar kaleme alan Cihan Aktaş’a göre eğer AK Parti muhalefette olsa TEKEL grevinin yanında olurdu.
İşte Radikal Cumartesi Eki’nden Pınar Öğünç’ün sorusu ve Aktaş’ın yanıtı:
Türkiye’de ‘İslamiyyet, kapitalizme mi yakındır, sosyalizme mi?’ tartışmaları yoğunluklu olarak son üç dört yıldır yaşanıyor. Sizce AK Parti ikinci kez seçilmeseydi, adın sağlık seo a ‘Müslüman sol’ mu derdiniz, ‘sol ilahiyat’ mı fark etmez, bu konuları konuşuyor olur muyduk? İktidarın ekonomi politikalarının böyle kazancı olduğu fikrine katılır mısınız?
Türkiye’de Cumhuriyet(‘ten sonra devlet ideoloji ve Cumhuriyet seçkinleri, topluma dinin özel hayatla sınırlmandırılmasını bir modernleşme gereği olarak vazetti, hatta dayattı. Hep muhalefette, hatta yeraltındaydınız ve ‘öz yurdunda parya’ hissiyatı içinde de melankolik, nahif. AK Parti’nin iktidarda olmasının kuşkusuz Müslümanlar üzerinde sistemle barışma ve uzlaşma yolunda güçlü bir etkisi var. Anadolu insanının kentleşmesi, muhafazakar insanın tüketim ideolojisiyle tanışması, kısmen sanal bir globalizmin türlü etkileri gibi yeni fenomenlerin buluştuğu karmaşık bir süreç bu. Sonuçta AK Parti hükümeti İslami bir gelenekten gelse bile sistemle belli bir uzlaşma temelinde siyaset yapıyor; kendini de doğru ya da yanlış, ‘muhafazakar’ olarak isimlendiriyor. Bir pragmatizm ve kriz aşma temelli siyaset ortama hakim durumda. AK Parti başörtülülerin oyunu aldı, ama sonra bu yasağı kaldırmayı toplumsal konsens üs süreçlerine bağladı ki söz konusu yasak yüzünden insanlar zarar görmeye devam ediyor. Benzeri bir handikap TEKEL işçilerinin grevinde de kendini gösterdi. Muhalfette AK Parti bu grevin yanında olurdu, ama iktidardayken işçilerin taleplerine olumlu cevap vermenin sorumluluğunu üzerine alamıyor. ‘Dünyevi adaleti kim tesis edecek?’ Bu soruya ideolojilerin yaşattığı hayal kırıklığının sarsıntılarını yaşamaya devam eden günümüz insanının düşünceleri bulanık. İnsanlar her şey çürüyorken ve yozlaşıyorken, temiz ve güven uyandıran bir kaynak olarak d in, yücelerde bir yerde, el sürülmeyecek şekilde mevcut olsun istiyorlar. AK Parti, TEKEL grevi ve benzeri bağlamlarda İslami argümanlarla, ayeti k erime ve hadisi şeriflerle sorgulanıyor bakıyorsunuz. Oysa iyilik ve anlam soyut bir şekilde gelişmiyor. Yani soyut bir Müslüman cemaat yok. Özgürce söz söylemesi uzun zaman engellenmiş insanların soyut kutsal misyonu koruması çok özel çabalara bağlı. Allah’tan vicdan diye bir şey de var. Sahici, bazen kendini sorgulamayı sürdüren, bazen de eline geçen imkanları niye hak ettiği üzerine düşünceler üreten insanlar var. Yeni bir tanımlanma ellenme, süzülme sürecinden geçiyoruz gibi geliyor bana.
Kategori : POLİTİKA